Kalemin Namusuna Susarak Sahip Çıkmak

Onlar Yazarsa Milyonlar İnanır.

Kimlerden mi bahsediyorum,

Yılmaz ÖZDİL‘den, Uğur DÜNDAR‘dan ve Onlar gibi İz bırakan Mesleğin Duayenlerinden.

Peki Onlar Susarsa Milyonlar Susar mı ?

Yoksa tam tersi, daha mı çok Konuşulur, daha mı çok Sorgulanırlar ?

Kim nasıl Konuşur, kim nasıl Sorgular peki ?

Yıllarca dedikleri her şey, yaptıkları her haber doğru çıkmış,

O gün anlaşılamasa bile, sonrasında hakları teslim edilmiş bu Basın Emekçileri,

Hiç yanılmamış, Hiç yanlış kararlar vermiş olamazlar mı ?

Meslek hayatları boyunca, hiç yanlış zamanda, yanlış yerde durmuş olamazlar mı ?

Adeta, “Dürüstlük Abidesi” saydığımız bu iki isim, hiç mi Halkı yanıltmamışlardır ?

Hatırlar mısınız, yakın zamanda,

Mesleğin bu iki Duayen ismi, nerede ise, kalemlerini bir birlerine doğrultmuşlardı.

Araya giren, bildiğimiz hatırlı dostları ile kim bilir belki de bilmediğimiz hatırlı dostları o yangını büyümeden söndürmüşlerdi.

İşte o günden beri, her iki Duayeni de bir başka izler,

O Gün Söylemedikleri neydi, Sustukları neydi diye düşünürüm.

Bir de yıllar önce kendi yazdığım yazı geldi aklıma.

Kime Müstehak” demiştim yazının başlığında.

Bir garip Türkiye işte Habercisi haber oldu,

Yazdıklarıyla değil ama. Söyledikleriyle.

Yılmaz Özdil Soma Madencileri için “Müstehaktır” demiş.

Demiş mi, dememiş mi ayrı tartışma konusu.”

diye başlayıp,

Niye, mecazi cümleler, mesaj vermeler yazarlara kalır da,
Bu ülkenin en büyük yolsuzluk iddiaları marjinal gruplara kalır?

diye devam etmiştim.

Halkın, Yılmaz Özdil’i nasıl da omuzlarına alıp, taşıdığını,

Adeta “Güven“den bir Zırh ile arkasında durduğunu,

Ama Yılmaz Özdil’in, mesajlar veren Nüktedan yazıları dışında, pek az suya sabuna dokunduğunu düşündüğümü yazmıştım.

Sevgili Yılmaz Özdil, bu defa da, akıllarda soru işaretleri bırakarak köşesine çekilme gayretinde.

Sözcü Gazetesindeki yazılarından sonra, Sözcü Televizyonunu hayata geçirip,

Tam da Televizyon tarihine İmzasını atacakken,

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener‘in, son derece Rahatsız edici bir Uslup ve İçerik ile,

Deprem İçerisinde Adeta bir “Siyasi Deprem” yaratarak,

İktidarın istese de yapamayacağı Gündem Değiştirme ihtiyacına hizmet edercesine Masadan kalkmasını,

CHP’li bir gazeteci olarak söylüyorum. ‘Meral Akşener masayı dağıttı’ demek bir gazeteci ahlaksızlığıdır. Akşener, masadan itildi

şeklinde yorumlaması,

Akabinde de “‘Kalemin namusunu savunmak için elimden geleni yaptım‘” diyerek Sözcü Grubu ile bağlantısını kesmesi, hala cevaplanmayı bekleyen soruları barındırıyor içinde.

O halde soralım,

Yıllardır, gereken izinleri alamayan Sözcü Tv’nin, tam da seçime bir kaç ay kala gerekli izinleri sağlayıp, Genel Yayın Yönetmeni olarak bu süreci tamamlamışken, Sözcü Gazetesi ve Sözcü Tv mutfağında yıllardır var olan Sevgili Yılmaz Özdil, orada olmaması gerektiğini yeni mi farketti ?

Yeni farketti ise, bu önemli bir Problem, yok eğer farkında idi ise, durum, çok daha vahim.

Bu hali ile, Hem Sözcü Grubunun, Hem de kendisinin güvenilirliğini tartışmaya açmış durumda.

Ama asıl soru bu değil aslında.

Ülkemizin geleceği ile ilgili, “Referandum” değerinde bir “Seçim Süreci” başlamışken,

Sevgili Yılmaz Özdil’in, Böyle bir süreçte,

Hangi “Haklı” ya da “Haksız” gerekçe ile olursa olsun “Susmayı “Seçmesi” benim gözümde son derece düşündürücü.

Adı, Gazetelerden ve Televizyonlardan büyük olan bir ismin,

Nerede yazarsa yazsın, nereye giderse gitsin, gideceği yeri “Marka” yapacağı bu kadar açıkken,

Sanki, yazacak Gazete, çıkacak Televizyon yokmuş gibi, köşesine çekilmesi,

Anlaşılır da değil, Kabul edilebilir de değil.

Basbayağı, O’nu Omuzlarına alıp,

Başı Büyükler” tarafından ezilmesine müsaade etmeyen Halkını yüz üstü bırakmak gibi.

Önünde en az İki Seçenek var.

Ya, olanı biteni anlatmayı başka zamanlara bırakıp, kendi deyimi ile “Kalemin Namusuna” sahip Çıkmak,

Ya da olanı biteni anlatarak “Kalemin Namusuna” sahip Çıkmak.

Ama asla, Bu süreçte Ne Meslektaşlarını, Ne de Halkını yalnız bırakmamak.

Şu anda, hiç olmadığı kadar,

Ülkenin Geleceğine ve “Demokrasinin Namusuna” sahip çıkma zamanı.

Başka Türkiye yok, Kimse Aklından Çıkarmasın.

Selahattin Uzun

2023-03-24


Beğen | Paylaş

Google İle Site İçi Arama