Gazeteci Kalmak Bir Kader Değil Bir Seçimdir

Basına Sansür Uygulayanlar,

Kaldırdıkları Sansürün Mağdurları olan Basın Dünyasının Bayramını Kutlarken,

Basın Kuruluşları, Basın Dernekleri, Basın Mensupları, Birbirlerine Sansür uyguluyorlar.

Ne yaman çelişki değil mi ?

Değil aslında.

Daha önceki bir yazımızda söylediğimiz gibi,

1000 Liralık İnternet Siteleri başlıklı yazımızdan alıntı yapalım.

Gazeteci Olmak“, “Gazeteci Kalmak” bir “Kader” değil bir “Seçim“dir.

Geçim Kaygınız varsa, Geçiminizi sağlayacak başka işler Seçin.

Ama Ne Olur, Türkiye’nin Geleceğini Pazarlık Konusu Yapmayın.”

Hal böyle olunca, Basın Dünyası,

Önce İki Parçaya, Sonra da bir kaç parçaya ayrılıyor.

Bir,

Rızkın Allah’tan geldiğine inanan, Kula boyun bükmeyen,

Rızkını kazanmak için, Siyasetçi, Kamu Kurumu ya da İş İnsanlarının,

Reklam Ajansı ya da Tetikçisi gibi çalışmayı Red ederek Mesleğe devam edenler,

İki,

Gerçek hayatta, gerçek kimlikleri ile tutunamayan,

Ülkemizde, Güce ulaşmanın en kolay yolunun Siyaset ya da Gazetecilik olduğunu fark etmiş,

Kendileri gibi Kirli kalpler taşıyan Siyasetçiler, Kamu Yöneticileri ve İş İnsanları adına,

Reklam Ajansı gibi çalışmayı,

Zaman zaman, taraf değiştirerek,

Yandaşını korumak için, diğer taraflara Ağzı Dolusu hakaret etmeyi,

Ara sıra Başlık atıp arkasını getirmeyerek, “Habere Gel Gel” demeyi,

Haberi ve kendisini takip edenlerin Gücünü Ranta Çevirmeyi seçmiş,

Kendi Kibirlerinden ne hallere düştüğünü bile göremeyenler.

…………

Şimdi gelelim başta söylediklerimize.

Tarih boyunca, Gücü bir şekilde eline geçirenler,

Ellerindeki Gücü korumak için,

Muhalif sesleri, Haklı ya da Haksız olduğuna bakmadan susturmaya çalışmıştır.

İster Devlet eli ile İster Sermaye Gücü ile.

Bazen Sermaye Devletlere Hükmetmiştir,

Bazen Devletler Sermayeye.

Ama, her iki durumda da Ezilen, Kaderi Belirlenen ve Kullanılan,

Halklar ve arasında yaşayan Muhalif Sesler olmuştur.

Ve Hem Sermaye, Hem de Devleti yöneten İktidarlar,

Basın Dünyasını bölmek üzere her türlü aracı Kullanmışlardır.

Kendilerine yakın ya da bağlı, Televizyon, Gazete ve Basın Mensupları yaratırken,

Muhalif olanların sesini kısmak için, onların içinde yer alamayacağı alanlar yaratmışlardır.

Bazen bu bir Televizyon Kanalı, Bazen bir Gazete, Bazen de Basın Dernekleri olmuştur.

Bugün ülkemizde, her alanda olduğu gibi, Basın Dünyası da yozlaşmış,

Varoluş Amacını ve Nedenselliğini unutmuştur.

Bunu görmek için, özellikle Yerellerde faaliyet gösteren Basın Mensuplarının serzenişlerine bakmanız yeterlidir.

Bir çoğu, Kendilerini Sorgulama kısımlarını Direkt Olarak atlayarak,

Kendilerine Abone Olmayan Siyasi Kurumları, Siyasetçileri,

Kamu Kurum ve Yöneticilerini, adeta Kendilerine Abone Olma Zorunlulukları varmış gibi,

Asli görevleri olan, “Basına Sahip Çıkma” görevlerini yerine getirmiyorlarmış gibi,

Suçlamayı seçmişlerdir.

Oysa, yine bir çoğu,

Neden Ciddiye alınmadıkları üzerine yeterince düşünmediklerinin farkında bile değillerdir.

Haklarını daha güçlü arayabilmek ve koruyabilmek için Dernekleşmeyi seçmişler,

Ancak burada da yanılmışlardır.

Aynı camiada birden fazla Dernek Kurulabilmesi hakkının, demokrasinin gereği için değil,

Aralarında bölünmeleri için İzin Verildiğini görememişlerdir.

Herkes, kendi derneğini yüceltmeye çalışmanın Gururu içerisine girmiştir.

Ama, her alanda olduğu gibi, Ülke Genelinde Kurulan Basın Derneklerinin de,

İçinin boşaltılması için bizzat Dernek Önde Gelenleri Menfaatlerine yenilmiştir.

Ara ara, ülkemizin farklı şehirlerinden,

Dernek adına alınan Toplu Haber / Reklam Ödemelerinin,

Önce önemli bir miktarının bir kaç önde gelen arasında pay edildiği,

Geriye kalan tutarın Dernek Üyelerine aktarıldığı söylentileri duyula gelmiştir.

Yani, Yine Güç Sahipleri, Basın Dünyasını Gülümseyerek Kutlarken,

Basın Dünyası, kendi aralarında da, İtibar, Güç ve Menfaat kavgasını sürdürmeye devam etmiştir.

Oysa doğrusu, yasalar aksine izin verse de,

Tüm farklılıklarına rağmen Tek Bir Çatı altında buluşmak olmalıdır.

Aksine hareket edenler desteklenmemelidir.

Basın Mensupları, İsterlerse, uygun usullerle, Reklam Ajansları kurabilecekken,

Dernekler, Reklam Ajansı duruşundan Kayıtsız, Şartsız vazgeçmelidir.

Daha çok şey söylenebilir ama,

Başka bir Hususa daha dikkat çekerek bitirelim.

Farkında mısınız, Siyaset, Kamu ve İş Dünyası,

24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Kutlama Mesajları vermekte yarışırken,

Basın Mensuplarının birbirini Kutlama telaşı yoktur.

Hatta daha ileri giderek, İtibar ve Menfaat Kotasını paylaşmamak adına,

Diğerlerini “Ötekileştirme” konusunda yarış içerisindedirler.

Ne,

Kendilerinden saymadıkları diğerlerine, mecbur kalmadıkça selam verirler,

Ne,

Sosyal Medyada, tek bir gönderilerini beğenirler,

Ne de,

Diğerleri hakkında Gerçekten Olumlu Tek Bir Şey söylemezler.

Bir kaç kişilik bir “Duayen Grubu” içinde, gözlerini, kulaklarını Dünyaya kapatırlar.

Tabi ki kabahat onların değildir,

Hata,

Tam da, Gücü Yöneten, Sermaye, Siyaset ve Onlara bağlı Kamunun,

İstediği gibi Dönüştüklerinin farkında olmamalarıdır.

Büyük bir çoğunlukla Basın Mensupları, Kendi Bayramlarını,

Kendi Aralarında Kutlamayı bile akıllarına getirmezken,

Birbirlerini bunca çekemezken,

Sermaye, Siyasetçi ve Kamu Yöneticilerinden Kutlama beklerken,

Kendi Bayramlarını bile başkalarına Kutlatırken,

Şimdi Siz Söyleyin,

Hangi Basının, Hangi Bayramını,

Sansürün Zirveye çıktığı, Özgür Düşüncenin dibe vurduğu Türkiye’de

Nasıl Kutlayalım ?


Selahattin Uzun
2023-07-24

Beğen | Paylaş

Google İle Site İçi Arama